17 May 2012

Bu mudur, yoksa vatan hasreti dedikleri!?














Bu mudur, yoksa vatan hasreti dedikleri!?

Her sabahım gurbet gurbet
Yalnızlık sevişiyor baktığım karlı, boş sokaklarda
Bir şarkı duyuyorum sanki uzaklardan
Hüzzam ayrılıklar makamında
Düşlerim yavaş yavaş epriyor…sa da
Yuva yapmış yüreğimin derinliklerinde kuşlar
Yine de susmuyor içimde şarkı söyleyen çocuk
İnancım hep aynı
Gelecek günler umuda gebe
Biliyorum ki susarsa içimdeki çocuk
Düşlerim de sona erecek.

Şimdi Kadıköy Çarşısı cıvıl cıvıldır
Mevsim balıkları doldurmuştur tezgahları
Hava güzel ve mevsim müsaitse
Avare bir günümde voltalasam sokaklarını tek tek
Sokaklar beni içine alsa ana kucağı gibi
Bir sahafa dalsam
Raflarında eskilerden bir dosta, yüreğimi ısıtan
Yıpranmış eski bir kitaba rastlasam.
Sonra girsem bir semt kahvesine
Arasam masalarda aşina yüzleri
Biri seslense pişti oynanan masaların birinden
Çek hocam bir sandalye, dese
Çay içsek konuşsak,.. çay içsek konuşsak havalardan,
Eski günlerden ve hatta politikadan.

Yürüsem sahil boyu
Yarenlik etsem kedilerle, martılarla
Bir yel esse denizden
Koklasam, içime çeksem evlat kokusu gibi
Hatıralar canlansa, hüzünlensem azıcık

Derken terli bir sokak köpeği beliriyor köşeden
Eşelerken çöpleri hızla anlatıyor hayat felsefesini
Gerçekçi ol, imkansızı isteme diyor.
Duygular yüreğime dolanıyor
Yalnızlık sevişmeye devam ediyor
Baktığım karlı, boş sokaklarda
Bir şarkı duyuyorum sanki uzaklardan
Hüzzam ayrılıklar makamında.

Rüyalarım işte hep böyle,.. böyle
Bu mudur, yoksa vatan hasreti dedikleri!?

Moskova, 17 Mayıs 2012