10 August 2013

Akıllı anne tavşancık ( Masal ) / M. Hakkı Yazıcı




Akıllı anne tavşancık




Güneşli bir bahar sabahında tavşan ailesi ormanın içlerine gidip, her gün yediklerinden daha değişik, daha lezzetli bir şeyler bulup, akşam yemeğinde yemeyi kararlaştırdılar.

Zira her gün yedikleri havuç ve lahanadan bıkıp, usanmışlardı.

Baba tavşan, anne tavşan ve çocukları hazırlanıp, ormana uygun giysilerini giydiler.

Her şey çok güzel, güneşli, ılık, neşeli bir gündü. Ağaçlar çiçeklenmişti, dallarda kuşlar ötüşüyordu.

Ancak ne var ki böyle güzel bir zamanda umulmadık kötü şeyler de olabiliyordu. Onlar yollarına devam ederken, aç bir kurtla karşılaşacaklarını hiç akıllarına bile getirmiyorlardı.

Kurt, gerçekten çok açtı. O kadar ki önünden bir fil geçse onu bile yiyebilirdi. Ancak uzun zamandır bir fil bile görmemişti.

İki gündür yiyebildiği, ancak yakaladığı küçük bir ördek olmuştu. Tavşanlarla karşılaşınca gözleri parladı.

Şansı dönüyor muydu, ne?

Baba tavşan kaçıp, kurtulabilirdi.

Ama ya yavru tavşancık?

Peki ya hep birlikte karşı çıksalar, kendilerini korumaya çalışsalar?

Yok, o da akıllıca bir şey değildi.

“Ne kadar çaresiz,” diye yakındı baba tavşan.

Kurdun hiç acelesi yoktu.  Üçünü de yakalayıp, inine götürüp, acıktıkça sırayla yiyecekti.

Önce hangisinden yemeye başlasam, diye düşündü.

Açtı ve kendisine güzel bir ziyafet çekmeye kararlıydı.

Düşündü, düşündü anne tavşandan başlamayı düşündü. Anne tavşan iyice semirmiş ve güzeldi. Mutlaka eti de lezzetli olacaktı.

Ancak kurdun hesap etmediği bir şey vardı: Anne tavşan sadece çok güzel olmayıp, aynı zamanda çok kurnaz ve akıllıydı. Yanından hiç eksik etmediği çantasından bir ayna çıkardı. Kurda:

“Bu aynayı size armağan etmek için getirmiştik,” dedi.

Kurt, pek anlam veremedi, ama armağan almaktan da mutlu olmuştu. Dişi tavşandan dişi kurda verilen güzel bir hediyeydi.

İçinden “Hiç umutlanmasınlar. Bu armağan onları yememe engel olmaz,” dedi.

Aynayı eline aldı. Yüzüne baktı.

Güneş de tavşanlardan yanaydı ışıklarını aynaya gönderdi.

Kurt, aynaya baktığında çığlığı bastı:

“Aaaa, bu ben miyim?” dedi.

Aynada tombul ve çirkin bir aksi vardı.

Bir dişi kurdun mutsuz olması için yeterliydi. Çok uzun zamandır hiç aynada kendisini görmemişti.

“Ne kadar şişmanlamışım? Çok çirkin görünüyorum, bu halimle beni hiçbir erkek kurt beğenmez,” diye söylendi.

“Mutlaka rejim yapıp, kilo vermeliyim. Hem de hemen şimdi başlayarak.”

Açtı, ama tavşanları yemekten vazgeçti.  Hediye için de çok teşekkürler etti. Öyle ya tavşancıklar bu hediyeyi getirmeseydiler bu kadar çok şişmanladığını anlayamayacaktı.

Yavru tavşancık, güçlü olduğu için hep babasıyla övünürdü, ancak bu defa çok akıllı olduğu için annesine büyük hayranlık duydu.

Demek akıllı olmak bazen güçlü olmaktan daha fazla işe yarıyordu.

Tavşanlar, rahat bir nefes alıp, kurda veda ettiler.

Evlerine dönüp, çiftçilerin tarlalarından arakladıkları havuçları, lahanaları yiyerek yetinmeye karar verdiler.


10 Ağustos 2013, Moskova