Kısa / M. Hakkı Yazıcı
Bir iş gezisindeydi.
Bu uzun iş gezisindeki uzun toplantılardan, uzun konuşmalardan iyice bunalmıştı.
Bu uzun iş gezisindeki uzun toplantılardan, uzun konuşmalardan iyice bunalmıştı.
Birgün öğle yemeği arasında, çarşıda bir berberin önünden
geçerken saçlarını kestirmeye niyetlendi. Uzun zamandır, oradan oraya
koşturmaktan tıraş olmaya fırsat bulamamış, saçları iyice uzamıştı.
Hep alıştığı, huyunu suyunu bildiği berberi uzaklardaydı.
Ama bu seferlik çaresiz bir başkasına tıraş olacaktı.
İçeride başka müşteri yoktu. Berber koltuğuna oturduğunda
hemen sorgu suale tutulmaya başladı. Bu yaşlı berber, birden ona uzun
toplantılarda, uzun konuşanları hatırlattı. Hele hele o, kendisine baygınlık
geçirten, başladığında en az bir saat konuşan uzun boylu, uzun burunlu adam yok
mu? Şimdi yandım işte, diye düşündü. Bir an vazgeçip, dükkandan kaçmayı
düşündü.
Ancak çok geçti, bir kere berber koltuğuna oturmuştu artık.
Berberlerin gevezeliklerini bilir ve hiç hoşlanmazdı.
Yabancıydı ya, şimdi berberin kimsiniz, kimlerdensiniz, nereden geliyorsunuz, ne
iş yapıyorsunuz, evli misiniz, çocuğunuz var mı türünden sorularıyla
karşılaşacağını hemen anladı.
Berber, bir şey sorduğunda daha fazla konuşmasının önüne
geçmek için, ciddi bir surat ifadesiyle “Kısa kesin!” dedi.
Berber, çaresiz konuşmadan tıraşa başladı.
Berber çırağının uzattığı gazeteye göz atarken, dalmıştı. Yaşlı berberin “Sıhhatler olsun, beyefendi,” demesiyle kendine geldi.
Berber çırağının uzattığı gazeteye göz atarken, dalmıştı. Yaşlı berberin “Sıhhatler olsun, beyefendi,” demesiyle kendine geldi.
Aynaya baktığında sadece askerdeyken ve askeri
cezaevindeyken olduğu kadar kısacık saçlı, şaşkın şaşkın kendisine
bakan bir surat gördü.
Moskova, 09 Şubat (kısacık
günlerin kısa ayı) 2015
No comments:
Post a Comment