Şimdi ben aşık oldum diye yazsam
Haber olur mu
birinci sayfaya
Yoksa illa
köpek mi ısırmalıyım?
Demeyin öyle,
teneşir paklar falan diye
Kırkından sonra
azanlardan değilim valla
Hele sen, hiç
mi hiç konuşma Mücella!
Suçunun
farkında değilsin belli ki hala.
Ben de
biliyorum
Roma hamamında
keselenip,
Şengül
hamamında durulanılmaz
Ama sanmayın ki
hep beni bekler
Bütün hamamların
göbek taşları
Önemli değil
zaman ve mekan
Doyasıya iç
nerde su bulursan
Ve hatta
fazlasını bulursan
Kaçırma bir
güzel yıkanıp paklan.
Bulduysan aşkı,
hiç durma yaşa.
Mücella, sen yalnız
yaşamak kolay mı sanıyorsun?
Saçlarını
savurup, öyle diyorsan çok yanılıyorsun
Teselliyi
kadehlerde arasan da faydası yok
Hele güneş de
gidip, gün akşama bırakınca yerini
Suskunluk
büyüyünce sokaklarda
Hele hele ay ve
yıldızlar da bulutların arkasına saklanmışsa
Sana yarenlik
edecek dört duvardan başka bir şey kalmamışsa
Damarlarında bir
tuhaf duygu dolaşmaya başlamışsa.
Uflaya puflaya
geçen Sirkeci-Halkalı banliyö trenin sarsıntısında
Kadehler sana
seslenir, aşk lazım, aşk
Oysa son
yolcular uykulu, yorgun; aşktan bihaber
Galata
Kulesi’yle Beyazıt Kulesi arasına
Çamaşır ipi
germiş Mücella
Süt beyazı
sütyenler, külotlar savruluyor rüzgarda
Ah, o aklımı
başımdan alan kısacık kombinezonu yok mu, ah.
Altından
balıkçı tekneleri, geçiyor haliçte
Vapurlar,
düdüklerini öttürüp selama duruyorlar
Takalar,
mavnalar sıra sıra…
Sirkeci-Halkalı
banliyö treninin son yolcuları bile farkında değil
Fena halde
aşığım ben
Şimdi ben aşık
oldum diye yazsam
Haber olur mu
birinci sayfaya
Yoksa illa
köpek mi ısırmalıyım?
Moskova, 28 Ağustos 2014
No comments:
Post a Comment