Foto İhsan’ın fotosu
İhsan’ın İstanbul’dan Tahtakale’den ikinci el Rus
mallarının satıldığı bir işporta tezgahından aldığı Zenit marka fotoğraf
makinesi kasabanın tarihinin belgelenmesinde çok önemli bir oynamıştı.
Zülfiye’nin nişanında, Sabri’nin sünnetinde, Ahmet ile
Seniha’nın düğününde, Mustafa’nın mezuniyet töreninde çekilen fotoğraflar aile
albümlerinde yerlerini almışlardı.
“İhsan abi, nişanımda fotoğrafları sen çeker misin?”
“Tabii ki sevgili kardeşim.”
“Abi oğlanın sünneti var. Davetlimizsin. Bir iki
fotoğrafını da çekersin artık yeğeninin.”
“Tamam, kardeşim merak etme.”
Böyle işte. Bütün mutlu törenlerde, kasabasının inşaatı
yeni biten okulunun açılışında, askerde İhsan gözü hep vizörde, görevde.
İhsan bir gün aniden öldü.
Halbuki hastaneye güle oynaya gitmişti. Ameliyatta bir
şeyler ters gitmiş, hayatını kaybetmişti.
Kasabalılar birden İhsan’ın hayatlarında ne kadar müstesna
bir yeri olduğunu fark ettiler.
Can kardeşi, arkadaşı Memduh, İhsan’ın cenazesinde
kullanılacak yakalıkların basımı ve tabutunun önüne konulmak için bir
fotoğrafını aradı.
Bulamadı.
Annesine sordu. Yoktu.
Fotoğrafçı İhsan’ın fotoğrafı yoktu.
Yıllarca Zenit fotoğraf makinesinin vizöründen kasabaya
bakan İhsan’ın kameranın önüne geçmeye fırsatı olmamıştı hiç.
Sonunda İhsan’ın ilkokul diplomasındaki siyah önlük, beyaz
yakalıklı vesikalık fotoğrafını çoğaltıp durumu kurtardılar.

