05 November 2014

Yalnızlık başa bela ( Kısa öykü ) / M. Hakkı Yazıcı


Yanlızlık başa bela

Uyansam, kalksam artık…,
Günün ilk vapurlarının düdüğü. Ezan okunmuş. Ay henüz kaybolmamış. Birkaç martı sesi..
Rüya görüyordum, kötü rüyalarSınav günüydü, çalışmamıştım, otobüsü kaçırıyordum, ayaklarım ağırlaşmıştı, gömleğimi giymeyi unutmuştum....
Hiç kimsenin sormadığı, merak etmediği bir diplomam var dolapta. İşsizim.
Yalnızım. Kapımı kimse çalmaz.
Biliyor musunuz çok bahtsızım ben, çok. Balık olsam vapur çarpar.
***
Ve içerde bir tıkırtı. Fare mi? Açık pencereden içeri sızan bir kedi mi?
Mutfağa doğru yöneldim. Fare de değil, kedi de…Sıçan kılıklı bir herif.
Beni görünce mutfak bıçağını eline aldı.
“Kimsin lan sen?”
“Tanrı misafiri…”
“Ne o elindeki bıçak?”
“Karpuz kesecektim de…Birlikte yeriz d’il mi abi?”
“Abinden başlatma şimdi. Evde karpuz falan yok.”
“Hakkaten abi, buzdolabına baktım tamtakır.”
“Sana ne ulan benim buzdolabımdan.”
“Doğru abi, bana ne. Acıkmışım belki bir şeyler diye umdum.”
Yoktu. Allahın belası buzdolabım bomboştu.
Aybaşını beklesem, açlıktan ölebilirdim.
“Sen kimsin hala onu söylemedin.”
“Ben hırsızım abi.”
“Olum benim eve hırsız falan girmez. Kapıyı, pencereyi açık bıraksam da girmez. Çalınacak bir şeyim yok ki evde.”
“Doğru söylüyorsun abi, gerçekten de yok. Galiba sen de benim gibi yolsuzsun.”
“Artık ben gideyim abi.”
“Hoop, nereye gidiyorsun?”
“Ekmek almaya diye çıkmıştım. Annem evde, merak eder.”
“Bırak şimdi zevzekliği. Otur şurada bir iki laf edelim.”
“Peki abi. Abi benim karnım aç dışarıdan iki simit alıp geleyim. Sen de ben gelene kadar çay demlersin.”
“Hadi çabuk git, gel. Bak gelmez de kaçarsan, nerde olsan bulur hesabını sorarım; ona göre.”
“Tamam abi, merak etme.”
“Ulan dur gitme, gömleğimi pantalonumu giyeyim, beraber çıkalım. Sahilde bir yerde oturur, muhabbet ederiz.”
Gezdik, dolaştık.
“Abi ben gitsem artık. Valla annem merak edecek.”
“Tamam oğlum, git.”
Sıçan kılıklı bir herif, ama iyi bir herif. Konuşmasını da, dinlemesini de biliyor.
“Bak oğlum,” diye seslendim arkasından, “Eve nasıl gireceğini biliyorsun, ara sıra gel, muhabbet edelim.”


Eylül 2014, Moskova



( Bu öykü Notos Öykü Dergisi'nin 52. ( Haziran-Temmuz 2015 ) sayısında yayımlanmıştır.)



No comments: