Davulcu içeride
Annesinin,
komşularının toplaştıklarında hep konuştukları, fısıldaşıp dedikodu
yaptıkları bir şeyler olurdu.
Bazen
onun anlamadığı dilden bazı şeyler oluyordu bunlar.
Örneğin
şu günlerde komşulardan bir kadının kocası için “Davulcu içerde, karısına allah
kolaylık versin, vah garibim,” diye
konuşuyorlardı.
Birisi, "Oh, iyi olmuş. Çoktan haketmişti," demişti. Onu da anlamamıştı.
Birisi, "Oh, iyi olmuş. Çoktan haketmişti," demişti. Onu da anlamamıştı.
Tanıyordu
adamı. Davulculuk yapıyordu. Bir kaç kere düğünlerde davul çalarken görmüştü onu.
Evde
içeride, oturuyormuş herhalde diye düşündü. Bunda ne
tuhaflık vardı ki?
Peki,
hiç çıkmıyor muymuş evden
davulcu? Çıkmıyorsa niyeydi? Hasta mıydı ne?
Yoksa
tembelliğinden mi evde oturuyordu?
Kahveye
de mi gitmek için dışarı çıkmıyordu?
Belki
de adamcağız hepten işssiz kalmıştı, Kimse artık onu düğün derneğe
çağırmıyordu. Parasızlıktan kimsenin düğün yapacak hali kalmamıştı. O da umutsuzluktan
bunalıma girmiş, kendisini eve kapatmıştı.
Merak
etmişti. Defalarca davulcunun evinin önünden geçti. Belki bahçede, pencerelerden
birinde adamı görürüm umuduyla.
Davul
balkonlarındaydı. Orada bir dolap rafına yerleştirmişlerdi.
Bir
arkadaşı, “Adam davulun içinde yaşıyor,” dedi.
Saçma bir
şeydi. İnanmadı, ama yine de içine bir kurt düştü. Ya gerçekten adamcağız
davulun içinde yaşıyorduysa. Ne kadar sıkıcı bir hayat olmalıydı. Hiç dışarı çıkmadan davulun içinde oturmak kötü bir şey olmalıydı. Hem hatırladğı kadarıyla adam, sıska, kısa boylu, ufak tefek biriydi, ancak öyle davulun içine sığabilecek kadar da değildi.
Dayanamadı
dedesine sordu.
Onun da
çok bilgisi yoktu.
“Şimdi
düşünelim,” diye başladı. “Ne demek ‘davulcu içerde’?... Belki senin dediğin
gibi evde oturuyor. Evet olabilir”
“Peki,
davulun içinde olabilir mi?"
“Nasıl
yani? Davulu ortasından yarınca, içerden davulcu mu çıkacak?”
Cevap
veremedi, bu ona da çok mantıksız gelmişti.
Ama
fantastik bir düşünce idi. Gerçekten, mesela panayırdaki bir gösteri anında
sihirbaz tokmağı davulun gövdesine bütün gücüyle vurur. Davul ortasından
yarılır, içinden biraz önce sihirbazın yok ettiği davulcu çıkar.
***
Aylar
sonra davulcunun içeriden çıktığı haberi geldi.
Dedesi:
“Davulcu meğer
mapusaneye düşmüş?” dedi. “Adamcağız belediye seçimlerini muhalif aday
kazanınca davulunu çok hararetli çaldı diye yakalayıp, içeri atmışlar.
Zavallıcık boşu boşuna aylarca içeride yatmış,” dedi.
Davulcu,
içeride yatmanın acısını her fırsatta kendisini dışarı atarak çıkardı. Her yerde
görünmeye başladı. Sokakta, kahvede, her yerde...
Davulu boynunda, "Gümbe de güm, güm," dolaşıyordu.
Davulu boynunda, "Gümbe de güm, güm," dolaşıyordu.
Kafası
çok kızmış olacak ki, başının yeniden derde gireceğine bile aldırmadan Ramazan
boyunca kendisini tutuklatan savcının evinin penceresi önünde her gece
yıldırırcasına davulunu çaldı.
Böylesi zurnacıyı bile isyan ettirirdi.
Böylesi zurnacıyı bile isyan ettirirdi.
Sonunda
savcının komşularından biri isyan etti:
“Yav
akideş, sağol sayende uyandık, sahura kalktık, yedik, içtik; şincık artık
yatcez, uyucaz. Yeterin gari!”
No comments:
Post a Comment