03 April 2020

Davulcu içeride ( Kısa öykü ) / M. Hakkı Yazıcı



Davulcu içeride

Annesinin, komşularının toplaştıklarında hep konuştukları, fısıldaşıp dedikodu yaptıkları bir şeyler olurdu.
Bazen onun anlamadığı dilden bazı şeyler oluyordu bunlar.
Örneğin şu günlerde komşulardan bir kadının kocası için “Davulcu içerde, karısına allah kolaylık versin,  vah garibim,” diye konuşuyorlardı.

Birisi, "Oh, iyi olmuş. Çoktan haketmişti," demişti. Onu da anlamamıştı.
Tanıyordu adamı. Davulculuk yapıyordu. Bir kaç kere düğünlerde davul çalarken görmüştü onu.
Evde içeride, oturuyormuş herhalde diye düşündü. Bunda ne tuhaflık vardı ki?
Peki, hiç çıkmıyor muymuş evden davulcu? Çıkmıyorsa niyeydi? Hasta mıydı ne?
Yoksa tembelliğinden mi evde oturuyordu?
Kahveye de mi gitmek için dışarı çıkmıyordu?
Belki de adamcağız hepten işssiz kalmıştı, Kimse artık onu düğün derneğe çağırmıyordu. Parasızlıktan kimsenin düğün yapacak hali kalmamıştı. O da umutsuzluktan bunalıma girmiş, kendisini eve kapatmıştı.
Merak etmişti. Defalarca davulcunun evinin önünden geçti. Belki bahçede, pencerelerden birinde adamı görürüm umuduyla.
Davul balkonlarındaydı. Orada bir dolap rafına yerleştirmişlerdi.
Bir arkadaşı, “Adam davulun içinde yaşıyor,” dedi.
Saçma bir şeydi. İnanmadı, ama yine de içine bir kurt düştü. Ya gerçekten adamcağız davulun içinde yaşıyorduysa. Ne kadar sıkıcı bir hayat olmalıydı. Hiç dışarı çıkmadan davulun içinde oturmak kötü bir şey olmalıydı. Hem hatırladğı kadarıyla adam, sıska, kısa boylu, ufak tefek biriydi, ancak öyle davulun içine sığabilecek kadar da değildi.
Dayanamadı dedesine sordu.
Onun da çok bilgisi yoktu.
“Şimdi düşünelim,” diye başladı. “Ne demek ‘davulcu içerde’?... Belki senin dediğin gibi evde oturuyor. Evet olabilir”
“Peki, davulun içinde olabilir mi?"
“Nasıl yani? Davulu ortasından yarınca, içerden davulcu mu çıkacak?”
Cevap veremedi, bu ona da çok mantıksız gelmişti.
Ama fantastik bir düşünce idi. Gerçekten, mesela panayırdaki bir gösteri anında sihirbaz tokmağı davulun gövdesine bütün gücüyle vurur. Davul ortasından yarılır, içinden biraz önce sihirbazın yok ettiği davulcu çıkar.
***
Aylar sonra davulcunun içeriden çıktığı haberi geldi.
Dedesi:
“Davulcu meğer mapusaneye düşmüş?” dedi. “Adamcağız belediye seçimlerini muhalif aday kazanınca davulunu çok hararetli çaldı diye yakalayıp, içeri atmışlar. Zavallıcık boşu boşuna aylarca içeride yatmış,” dedi.
Davulcu, içeride yatmanın acısını her fırsatta kendisini dışarı atarak çıkardı. Her yerde görünmeye başladı. Sokakta, kahvede, her yerde...

Davulu boynunda, "Gümbe de güm, güm," dolaşıyordu.
Kafası çok kızmış olacak ki, başının yeniden derde gireceğine bile aldırmadan Ramazan boyunca kendisini tutuklatan savcının evinin penceresi önünde her gece yıldırırcasına davulunu çaldı.

Böylesi zurnacıyı bile isyan ettirirdi.
Sonunda savcının komşularından biri isyan etti:
“Yav akideş, sağol sayende uyandık, sahura kalktık, yedik, içtik; şincık artık yatcez, uyucaz. Yeterin gari!”

No comments: