25 March 2023

Horoz / Kısa öykü

 


 

Horoz

 

“Senin horozun çok ötüyo be akideş.”

“Seninki ötme mi?”

“Benimki seninki gibi ötmeyo. Kes, afiyetle ye onu. Senin bu horoz yüzünden çoluk çocuk uyku muyku uyuyamaz olduk.”

“Aboovvv! Verdiği akla bak hele.”

***

“Kafayı sıyırmış bizim komşu,” diye anlattı Halit amca karısına bu olayı.

“Hiç horoz öttü diye bir mevzu olur mu? Horoz bu, tabii ki de öter.

Horoz öter. Kuşlar dallarda cıvıldaşır. Sonra mevsimi gelir cırcır böcekleri çıkar ortaya.”

Karısı terasta çiçekleri sularken, çayı elinde iskemleye çökmüş anlatıyordu:

“Dalgalar kıyıyı döver. Çocuklar bahçelerde oynaşır. Rüzgar pencerenin pancurlarını sallayıp tangırdatır.”

“Bey, elin değdiğinde şu tuvaletin kapı menteşelerini yağlayıver. Gece tuvalete gidince fena gıcırdıyor. Çocuklar uyanıyor.”

“Tamam hanım,” diye cevap verip, devam etti:

“Yağmur damlaları camlara şıpır şıpır dökülür.”

O sırada Sarı Mustafa kamyonetiyle yoldan tozları kaldırmış geçerken korna çalıp selamladı.

“Mustafa arabasının kornasını çalar. Hayat böle. Bunlarsız olu mu hiç?”

“İyi dersin, doğru dersin bey.”

“Bizim komşu tırlatmış, senin onun karısına bir ara tembihleyiver de, konuşsun aklını başına toplasın.”

***

Halit amca, bahçeye çıkınca yine komşusuyla burun buruna geldi.

“Bak komşu sen kesmezsen ben kesecem horozunu ona göre.”

“Vay be akideş, kes bakalım da görem. Ben de seninkini keserim.”

***

Allahın işi, çok geçmedi, kendi horozu eceli gelip ölünce komşusu iyice çekilmez hale gelip, abuk sabuk konuşmaya başlamıştı:

“Ölecek horoz ölmez de benim horozum ölür, allahım adaletin bu mu!?”

***

Bir sabah kalkıp bir baktı horozu bahçede yoktu. Bu deli komşu horozumu kesmiş olmasın diye endişelendi haliyle.

Bütün bahçeyi aradı, taradı yoktu.

Yola, karşı tarlaya baktı yoktu.

Komşunun bahçesiyle aralarındaki çite usulca yanaşıp bakınca bir de ne görsün? Horozu çitten karşı bahçeye atlamış, komşunun tavuklarından birini yakalayıp üstüne çıkmamış mı?

Eyvah ki, ne eyvah!!!

Şimdi bir başka maraza çıkacaktı komşusuyla aralarında.

“Komşu, hayırlı sabahlar olsun.”

Halit amca, irkilip, sesin geldiği tarafa başını çevirip, baktı. Komşusu açık bir üst kat penceresinin pervazına oturmuş, atlet, pijama, elinde sigara, keyifle sırıtıyordu.

“Yahu ben, senin bu horoza kızıyodum, ama pek yaman bir şeymiş meğer. Senin tavukların işini bitirip, çitten atlayıp bizim bahçeye geldi, şimdi benim tavukları hallediyor. Müsaaden va d’il mi?”

Şaşırmıştı.

“Estağfurullah, ne demek.”

No comments: