25 March 2023

Zurnacıların Hüseyin / Kısa öykü

 


 

Zurnacıların Hüseyin

 

 

“Zurnacıların Hüseyin de zurnacı oluvemiş gari.”

“Abov, bi o eksikti zate.”

Senelerce devlet kapısında memurluk yapıp emekli olduktan sonra Zurnacıların Hüseyin de babasının, abisinin mesleğine merak sarmıştı.

Çalsındı çalmasına, ama bir iki gün, sabahın erken saatlerinden akşamın körüne kadar evde, bahçede zıttırı düttürü zurnasını öttürmeye başlayınca başta kırk yıllık karısı olmak üzere bütün komşular şikayet etmeye başladı.

Karısı zurnanın neden olduğu yüksek sesten rahatsız oluyordu. Uyarılarına rağmen evde çalmaya devam ettiği için çok kızdı.

Sonunda dayanamadı, isyan etti; kavga gürültü derken Hüseyin’e ceza kesti:

“Git zurnanı kırk gün dağlarda çal, ancak seni o şekilde affederim" deyip evi terk etti; küçük bir çıkınla Manisa’daki anasının yanına gitti.

Kaynanası vaktiyle annesini, babasını dinlemeyip Hüseyin’e varan kızını iki gözü iki çeşme birden karşısında görünce “Abov, kızını boş bırakırsan, ya davulcuya, ya zurnacıya kaçar, derlerdi de inanmazdım,” demiş.

Bu laf Hüseyin’in kulağına gidince daha ağırına gitti.

Cezasına razıydı.

Gün ağarınca kümesteki tavukları yemleyip zurnası koltuğunun altında karşıdaki dağın yolunu tuttu.

Jandarmadan izin alarak dağın yamacında bir ağacın gölgesine sığınıp çalmaya başladı. Bu izin işin formalitesi idi. Neme lazım, etraf biraz karışık terörist falan zannetmesinler diye önden haber vermişti.

Çayıra yayılmış otlayan hayvanlar huzursuz olup, kaçışınca çobanlar taşla Hüseyin’i kovaladılar, o da kaçıp daha da yukarılara çıktı.

Dağda, her şeyden ve herkesten uzakta bütün ovayı gören kocaman bir kaya seçti kendisine, üstüne tünedi. Başladı zurnasını öttürmeye.

Her gün böyle… Akşama kadar öttürüp, gün batıp hava kararınca eve dönmeye başladı.

Söyleyenler abartmadıysa rüzgarlı havalarda ta Zeytinliova’dan bile duyuluyormuş zurnasının sesi.

"Müzisyen bir aileden geliyorum. Babam, abim zurnacıydı. Zurna çalmayı ben de çok seviyorum. Hatta bazen çalarken duygulanıp gözlerimden yaşlar geldiği oluyor,” diyen, dağda gündüzleri zurna çalan, geceleri ise evine dönen Hüseyin, kırk günün sonunda eşinin kendisini affetmesi beklentisiyle, ”Affederse kendisine teşekkür edeceğim, ama affetmezse dağlarda çalmaya devam edeceğim,” dedi.

Neyse ki filmin sonu yine mutlu bitti.

Karısı kırk gün dolmadan cezasının yarısı bitmeden geri döndü, ama bir şartla eğer zurna çalmak istiyorsa yine dağın tepesine gidip orada çalacaktı.

1 comment:

Anonymous said...

MUHTESEM KUTLARİM SAĞLIKLI AYDINLIK GÜNLERE ÖPTÜM