01 December 2019

Himmet Emmi delirdi ( Kısa öykü ) / M. Hakkı Yazıcı



Himmet Emmi delirdi


Komşunun kızı, “Dedem delirdi. N’olur yardım edin,” diye ağlayarak gelince meraklanıp, heyecanlandık.
Pijamamın üstüne pantolonumu geçirdim; koşa, koşa gittik.
“N’oldu Himmet Emmi,” diye sordum.
“Bu memlekette adam yok oğlum,” dedi.
Kıza dönüp:
“Ne üzülüp, endişe ediyorsun yavrum. Deden yarım akıllıydı, şimdi aklı başına gelmiş. Sevinin,” dedim.
Sözümü daha bitiremeden Himmet Emmi, horoz gibi ötmeye başladı.
Biraz önce söylediklerimi yalana çıkaran tuhaf bir durum.
Sus, diyordum, ama susmuyor; hiç de yorulup sesini kesecek gibi görünmüyordu: Üürü de üürüüüüüü!
Sinir bozucu bir hal.
Onun pek çok deli hallerine şahit olmuştum, ama böylesini ilk defa görüyordum.
Şöyle diyorum olmuyor, böyle diyorum yine olmuyor; bir türlü susturamıyordum.
Yarım aklını da mı yitirmişti, ne?
Nerden aklıma geldiyse “Gel seninle bir rakı açıp, muhabbet edelim,” dedim. Hemen o an ötmeyi bırakıp, masaya yanıma oturdu.
Aklı yine yerine gelmişti. Öyle derin mevzulara girdi ki ben bile şaşırdım.
“Seni önümüzdeki seçimde muhtar yapalım,” dedim.
Güldü. Belli ki hoşuna gitmişti.
Önce evde başladık; şişeyi bitirince bakkaldan yenisini almak yerine meyhaneye gitmeye karar verdik.
Orada iyice kafayı bulunca ben yine memleketi kurtarmaya başladım. Bu huyumdan bir türlü vazgeçememiştim. Zaman zaten kötü, ama ben sarhoşum; hararetle konuşuyorum.
Himmet Emmi, beni ceketimin eteğinden çekiştiriyordu. O bile korkmuştu.
“Dur evlat, başımızı derde sokacaksın,” diyordu.
Neticede bir ara başımızı kaldırdığımızda komiseri masanın yanında, tepemizde dikilmiş bize bakarken gördük.
Meyhaneden biri bizi gammazlamıştı belli ki… Kim olduğunu anlamıştım, ama önemli değil.
Komiser:
“Hadi bakalım toparlanın, muhabbete karakolda devam edersiniz,” dedi.
Olmaz diyecek halimiz yok ya; komiser önde, biz arkada, ikimizin de kolunda birer polis karakolun yolunu tuttuk.
Karakolda komiser, “Devletimizin büyükleri hakkında ileri geri konuşuyormuşsunuz,” dedi.
“Haşa,” diye itiraz ettim.
“Sus, inkar etme! Gözümün önünde söylediklerine ben de şahit oldum,” dedi.
Doğruydu. Meyhanede başımıza dikildiğini geç fark etmiştik. Kim bilir neler söylemiştik o ara?
Himmet Emmi:
“Komserim, bu çocuk delirdi; kusuruna bakılmaz. Biraz kendine gelsin diye meyhaneye ben götürdüm,” dedi.
Ben birden bir horoz gibi, hem de has bir Denizli horozu gibi bütün gücümle ötmeye başladım: Üü ürüüü üüüü!
Komiser:
“Kessss!” diye bağırdı.
Susmadığımı görünce “Ulan hakkaten delirmişsin, beni de delirtmeden, sittirin gidin,” deyip, polislere bizi yaka paça kapının önüne koydurup, salıverdi.

No comments: