Himmet Emmi delirdi
Komşunun kızı, “Dedem delirdi.
N’olur yardım edin,” diye ağlayarak gelince meraklanıp, heyecanlandık.
Pijamamın üstüne pantolonumu
geçirdim; koşa, koşa gittik.
“N’oldu Himmet Emmi,” diye
sordum.
“Bu memlekette adam yok
oğlum,” dedi.
Kıza dönüp:
“Ne üzülüp, endişe ediyorsun
yavrum. Deden yarım akıllıydı, şimdi aklı başına gelmiş. Sevinin,” dedim.
Sözümü daha bitiremeden Himmet
Emmi, horoz gibi ötmeye başladı.
Biraz önce söylediklerimi
yalana çıkaran tuhaf bir durum.
Sus, diyordum, ama susmuyor; hiç
de yorulup sesini kesecek gibi görünmüyordu: Üürü de üürüüüüüü!
Sinir bozucu bir hal.
Onun pek çok deli hallerine
şahit olmuştum, ama böylesini ilk defa görüyordum.
Şöyle diyorum olmuyor, böyle
diyorum yine olmuyor; bir türlü susturamıyordum.
Yarım aklını da mı yitirmişti,
ne?
Nerden aklıma geldiyse “Gel
seninle bir rakı açıp, muhabbet edelim,” dedim. Hemen o an ötmeyi bırakıp,
masaya yanıma oturdu.
Aklı yine yerine gelmişti.
Öyle derin mevzulara girdi ki ben bile şaşırdım.
“Seni önümüzdeki seçimde
muhtar yapalım,” dedim.
Güldü. Belli ki hoşuna
gitmişti.
Önce evde başladık; şişeyi
bitirince bakkaldan yenisini almak yerine meyhaneye gitmeye karar verdik.
Orada iyice kafayı bulunca ben
yine memleketi kurtarmaya başladım. Bu huyumdan bir türlü vazgeçememiştim.
Zaman zaten kötü, ama ben sarhoşum; hararetle konuşuyorum.
Himmet Emmi, beni ceketimin
eteğinden çekiştiriyordu. O bile korkmuştu.
“Dur evlat, başımızı derde
sokacaksın,” diyordu.
Neticede bir ara başımızı
kaldırdığımızda komiseri masanın yanında, tepemizde dikilmiş bize bakarken
gördük.
Meyhaneden biri bizi
gammazlamıştı belli ki… Kim olduğunu anlamıştım, ama önemli değil.
Komiser:
“Hadi bakalım toparlanın,
muhabbete karakolda devam edersiniz,” dedi.
Olmaz diyecek halimiz yok ya;
komiser önde, biz arkada, ikimizin de kolunda birer polis karakolun yolunu
tuttuk.
Karakolda komiser,
“Devletimizin büyükleri hakkında ileri geri konuşuyormuşsunuz,” dedi.
“Haşa,” diye itiraz ettim.
“Sus, inkar etme! Gözümün
önünde söylediklerine ben de şahit oldum,” dedi.
Doğruydu. Meyhanede başımıza
dikildiğini geç fark etmiştik. Kim bilir neler söylemiştik o ara?
Himmet Emmi:
“Komserim, bu çocuk delirdi;
kusuruna bakılmaz. Biraz kendine gelsin diye meyhaneye ben götürdüm,” dedi.
Ben birden bir horoz gibi, hem
de has bir Denizli horozu gibi bütün gücümle ötmeye başladım: Üü ürüüü üüüü!
Komiser:
“Kessss!” diye bağırdı.
Susmadığımı görünce “Ulan
hakkaten delirmişsin, beni de delirtmeden, sittirin gidin,” deyip, polislere
bizi yaka paça kapının önüne koydurup, salıverdi.
No comments:
Post a Comment